Kevork Pamukciyan‘ın Tarih ve Toplum dergisi’nde 1987 yılında yayınlanan “Ağrı mı, Ağra mı?” yazısını siz değerli takipçilerimizle paylaşıyoruz. Ağrı Dağı’nın, Ermenilerce zikredilen “Ararat” isminin, Urartu dilinde “dağların dağı” anlamına geldiğini de bu yazı aracılığıyla öğreniyoruz…
7 Eylül 1986 tarihli “Milliyet” gazetesinde, Sayın Prof. Dr. Mecit Doğru’nun “Tufan Efsanesi ve Ağrı Dağı’nın Önemi” başlıklı yazısı intişar etmişti.
Önce, bir iki düzeltmede ve açıklamada bulunmak istiyoruz. Birincisi Ahura köyünün doğru adı Agori ve eski ismi de Arguri’dir. Köyü yerle bir eden depremin tam tarihi ise eski takvimle 20 Haziran ve yeni takvime göre 2 Temmuz 1840’dır. Venedik Mıkhitarist rahiplerinden Sukias Eprikyan (1873-1952), depremle birlikte, dağın indifa ettiğini ve köyün lavlar altında kaldığını yazmaktadır. Müteakiben, müşahid bir şahsın ifadesine istinaden, 14/26 Temmuz’da , ikinci şiddetli bir depremin vuku bulduğunu ve her iki depremden, bağlarda bulunan ancak 121 kişinin kurtulduğunu kaydetmektedir. (1)
Bu vesile ile, Eprikyan’ın natamam Coğrafya Ansiklopedisi’nden(2) istifade ederek, köyün tarihçesi hakkında muhtasar olarak bilgi vermek istiyoruz.
Agori ilk defa, beşinci yüzyıl Ermeni tarihçilerinden Lazar Parbetzi tarafından zikredimiştir. Ermeni Kralı Birinci Ardavazt (M.Ö 2 yüzyıl) bu taraflarda avlanırken, bu köyün yakınlarında bulunan derin uçuruma yuvarlanmıştır. Milâdi 702 yılında, Arapların baskısına karşı ayaklanan Ermeniler, işbu köye yakın bir mevkide, onları yenilgiye uğratmışlardır. Ortaçağda büyük bir kasaba ve dinsel idari merkez olmuştur. 1840 depreminin arifesinde, köyün nüfuzu üç yüz haneden ibaretmiş ve bunun iki yüzü Ermeni imiş. Kilisesinin adı Surp Arakelotz’dur. İki de mektebi varmış.
Fransız seyyahları Dubois de Montpérot, Boulay De Couze ve aslen Fransız Estonyalı Friedrich Parrot (1791-1841), Ağrı’ya tırmanırlarken bu köyde konaklamışlardır. Alman jeologu Hermann-Wilhelm Abich(1806-1886) ise 1844’te, depremin sebeplerini araştırmak gayesiyle köye ziyarette bulunmuştur. Başpatrik Agorili Birinci Anastas(661-667) tarafından inşa edilen kubbeli kilise de, deprem esnasında harap olmuştur. Keza, köye yakın ve daha yüksekte bulunan Surp Hagop adlı manastır da , yanındaki şifa veren ünlü bir çeşme ile birlikte yıkılmıştır. Dubois de Montpérot, tesis tarihi belli olmayan işbu manastırda, 13. ve 14. Yüzyıllara ait Ermenice kitabeler bulmuştur. Depremden sonra, yakınında yeni bir Agori köyü inşa edilmiştir ki, nüfusu geçen asrın sonlarında elli hane imiş. Aynı zamanda, köyde bir kilise ile, hisar şeklinde Rusların bir karakolu varmış.
Ermenice’de “ilk iniş yeri” mânasına gelen Nahçıvan şehrinin isminin doğru şekli ise Nakhiçevan’dır.
Şimdi de asıl mevzumuza geçiyoruz. Sayın Prof. Doğru, Pekarski’nin “Yakut Dili Sözlüğü”ne istinaden, “Ağrı” adının, Şamanizm devri Türkçesinde kullanılan ve kocaman veya tanrı mânasına haiz “ağr” kelimesi ile ilişkisi olduğunu muhtemel görmektedir. Ancak, bu devirlerde Türklerin Ararat Dağı ile hiçbir ilişkisi olmadığı aşikârdır, çünkü bu sıralarda Orta Asya’da bulunmakta idiler.
Bundan birkaç ay evvel Amerika’dan şehrimize gelen, eski Kudüs Ermeni Patriği Sayın Diren Başpiskopos Nersoyan’la görüşmüştük. Konuşmamız esnasında Ağrı Dağı’nın isminin mânasını sormuştu. Bu hususta bir araştırmamız olmadığı için, kat’î bir cevap verememiştik. Bunun üzerine, bu ismin aslında Arapça’da muhteşem anlamına gelen ”ağra ” olduğunu beyan etmişti.
Keyfiyeti tespit etmek için, işbu kelimeyi Lâtin harfli Türkçe bazı büyük sözlüklerde aradıksa da, maalesef bulamadık. Bunun üzerine, Ermeni harfli Türkçe lügatlere başvurduk. Elimizin altında bulunan, Rahip Hagopos Bozaciyan’ın (1808-1883), 1841’de Viyana’da basılan Türkçe-Ermenice sözlüğünde (s.21b), “ağra” kelimesine tesadüf ettik. Arapça menşeli olduğu kaydedildikten sonra, karşılığında Ermenice “keğetzgakuyn” kelimesi mevcuttu ki, en güzel demektir. 1883’te, yine Viyana’da basılan, Rahip Ambrosios Küpelyan’ın(1835-1935?) Türkçe-Ermenice-Fransızca sözlüğünde (s.23b) ilâveten, aynı mânaya da haiz “aznıvakuyn” kelimesi de bulunmakta idi. Ermeni Ansiklopedisi’nin “Ararat” maddesinde (cilt 1. S.691c) ise Ermenice eski ismi Masis için kullanılan sıfatlar meyanında, önce “Azat” kelimesi kaydedildikten sonra, Pehlevi veya Zend lisanındaki “yazata” kelimesinden alındığı ve anlamının mukaddes, tapınmaya şayan ve güzel olduğu iş’ar olunmuştur.
Ağra isminin eski Ermenistan’ın bazı bölgelerinde, VIII. – XI. Yüzyıllarda hüküm süren Arap Emirlikleri zamanında, Ermenice “Azad” sıfatının karşılığı olarak , Ararat Dağı’na verilmiş olması çok muhtemeldir. Esasen, Türkçe “ağrı” kelimesinin manası, hiçbir surette mezkûr(az önce adı geçen) dağ ile bağdaşamaz. “Ağra” kelimesinin anlamı ise pek uygun olduğunu nazarı itibara alarak, “ağra”nın halk dilinde “ağrı”ya döndüğünü ve sonra da yazı diline de geçtiğini kabul edebiliriz.
Bilindiği üzere Ağrı, eskiden beri dünyanın en görkemli dağı telâkki edilmiştir. Zaten “Ararat” adı da, Urartu dilinde “Dağların Dağı” mânasına haizdir. (3)
Yazımızın sonunda bir noktaya da temas etmek arzusundayız. Bazı kimselere göre, Amerikalıların ve Batılıların Nuh’un gemisini aramak bahanesiyle, Ağrı Dağı’na tırmanmalarının asıl gayesi, Türk-Sovyet-İran hudutlarının kavşağında tarassutta(gözetleme) bulunmaktır. Filhakika, Türkiye’de bu kadar yüksek dağlar mevcutken, bunlardan hiçbirine tırmanmamaları herkesin nazar-ı dikkatini celbetmektedir. Nitekim, son defa Ağustos ayında dağa çıkan astronot James Irwin’in üzerinde bulunan fotoğraf filmleri, bu şüpheyi haklı çıkarmıştır.
…
İnciciyan’a Göre Galata Kulesi
Ölümünün Yüzüncü Yılında Hilâl-ı Ahmer Kurucusu
Dr. Dikran Paşa
Dr. Mikayel Resden (1774-1844) Ve Dokuz Dildeki Tıp Sözlüğü
Hay-Poşalar – Ermeni Çingeneler
Ermenice Elyazmaya Göre Mahmud Paşa
Fotoğraf : https://www.trekearth.com/gallery/Asia/Armenia/West/Ararat/Artashat/photo673509.htm
Not: Siteden alıntılanarak yapılacak paylaşımlarda www.ermenikulturu.com web sitemizi kaynak göstermenizi rica ederiz.
1 Comment
Derlediğiniz bilgileri okudum çok memnun oldum bir araştırmacı olarak.An itibariyle Agori 100 haneden oluşmaktadır. Agori’deki Rus karakolunun 5 yıl önce yıkılmadan önceki fotoğrafını çektim.Surp Agop manastırından geriye sadece duvarın hafif kalıntısı mevcuttur.Agop şifalı pınarı aza da olsa sızmaya devam ediyor.Saygılar.